Osman Kavala: Şüphesiz bu utanç verici karar bozulacak
Seyahat Davası kapsamında yargılanan ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Osman Kavala, “Bu utanç verici karar şüphesiz bozulacaktır. Ancak bunun ne zaman olacağını siyasi gelişmeler belirleyecek” dedi.
Cumhuriyet gazetesinden Barış Terkoğlu’nun sorularını yanıtlayan Kavala, 2000 gün süren gözaltı süreciyle ilgili olarak, “Haksızlıklara öfke duymamak mümkün değil. Sadece senin başına gelenlere değil, başkalarının çektiklerine de. Hapishane, kanunsuzluğun neden olduğu zulmü daha canlı hissetmemi sağladı. Toplumun bir kesiminin yaşananları onaylaması, onaylamayanların bir kısmının ses çıkarmaya korkması da ayrıca üzücü. Umudumu canlı tutarak ruh sağlığımı korumaya çalışıyorum” dedi.
Sağlık durumunun iyi olduğunu belirten Kavala, birkaç kez kontrol için hastaneye gittiğini söyledi.
Kavala’nın yanıtlarından bazıları şöyle:
MASAK raporu gibi pek çok kanıt, Seyahat hareketlerini finanse etmediğinizi doğrulamaktadır. Ancak hükümet Gezi’nin arkasında sizin olduğunuz konusunda ısrar ediyor. Hatta Gezi’yi sizinle bir tutuyor. Sizce hükümetin Kavala takıntısının sebebi nedir?
Hakkımda güçlü ön yargıların olduğu bir gerçek ama Gezi ile birlikte düşünüldüğünde cezamın sadece bir saplantı değil, bir işlevi de olduğunu düşünüyorum. Benim Sorosist ilan edilip hapse atılmam, Gezi protestolarının arkasında yabancı güçlerin olduğu yönündeki protestoları kriminalize etmeye yönelik propagandaya destek olarak da kullanılıyor. Bildiğiniz gibi dış güçlerin hükümeti devirmeye çalıştığı söylemi oldukça yaygınlaştı. Ayrıca Gezi’ye düzenli olarak katılan ve destek veren sivil toplum aktivistlerine ve iş insanlarına bir daha bu tür davranışlarda bulunmamaları mesajı verilmektedir.
FETÖ ile hesaplaşmanın ardından birçok komplo davası sonuçlandı. Ancak Balyoz davanız 28 Şubat’tan itibaren açılan davalarla devam etti. Gezi’nin arkasında sizin olduğunuz iddiası ve seyahatle ilgili birçok suçlama ilk kez FETÖ bağlantılı eski KOM Daire Başkanı raporunda yazıldı. FETÖ’nün başlattığı operasyonun iktidara yakın yargı tarafından sürdürülmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Başlangıçta iki suçtan tutuklandım. Bunlardan biri olan Seyahat, obur 15 Temmuz darbe girişimini pekiştirmekle ilgiliydi. Casusluk suçlamasıyla birleştirilen ikinci iddianamede darbeye hazırlanmak için FETÖ yetkilileriyle görüşmeler yaptığımın belirlendiği yazıyor. Saptanmış! Seyahat iddianamesinin, FETÖ’cülerle suçlanan KOM dairesi yetkililerinin hazırladığı rapora dayandığını herkes biliyor. Savcıların bu kadar kolay temelsiz ve çelişkili tezler üretebilmesi ancak siyasi nüfuz ve siyasi savunma ile açıklanabilir. Bu tür davranışlar gösteriyor ki, iktidar 17-25 Aralık öncesinde yaşanan hukuksuzluklardan rahatsız değil, amaçlarına uygun bulduğunda bunlardan yararlanmaktan çekinmiyor. Gülenci yapının aktif olduğu dönemde polis ve medya mensuplarının başlattığı Olağanüstü Hal ve sonrasında ilan edilen yargının siyasi amaçlarla kullanılmasıyla yargı kurumsallaştı. darbe girişimi.
Osman Kavala, diyelim ki, Gezi Parkı’nın alışveriş merkezi olmasına karşı çıkan bu olayı protesto edenlere tüm servetini harcamışsa, hareketlerin en ön saflarında yer almışsa bu suç muydu?
Protestolar sırasında sık sık Travel Park’a gittim çünkü çalışma ofisim şikayet ediyordu. Bunu da sözlerimde ifade ettim. Parkta yapılacak konser türü bir etkinlik için benden takviye istenecek olsa yardımcı olmaya çalışırım ve bunu saklama gereği duymam. Bugüne kadar bilinmeyen olarak sakladığım hiçbir aktivitem olmadı. Ancak Gezi’nin finansörünü suçlarken, Soros’un fonlarını kullanarak çeşitli örgütleri eylemlere katılmaya yönlendirdiğim ve protestocuları ihtiyaçlarını karşılayarak harekete geçmeye teşvik ettiğim kastediliyor. Bunlar protestolara katılan hemşehrilerimizi itibarsızlaştırmak, Gezi protestoları hakkında şüphe uyandırmak için çirkin argümanlardır. Bu nedenle, beni Gezi’nin finansörü olmakla itham eden kötü niyeti ve ideolojik amacı anlamakta fayda var diye düşünüyorum. Bunu da ekleyeyim. Bildiğim kadarıyla Açık Toplum Vakfı herhangi bir protesto ya da kitlesel eylemi finanse etmedi. Böyle bir talepte bulunulduğunu sanmıyorum.
Gezi davası, Ergenekon-Balyoz gibi kumpas davalarına benziyor. Osman Kavala’nın bu davalardaki duruşunu farklı kesimler farklı anlatıyor. Hatırlatmak ister misin?
Bildiğiniz gibi Hrant, bazı güvenlik görevlilerinin bilgisi dahilinde işlendiğinden şüphelenilen bir cinayetin kurbanı oldu. Susurluk kazasında ortaya çıkan kamu görevlileri ile yasa dışı faaliyette bulunanlar arasındaki ilişkilerin ele alınmasına ilişkin tatmin edici bir gelişme olmadı. Böyle bir ortamda Ergenekon’la ilgili ilk tutuklananlar arasında JİTEM’le bağlantısı olduğu düşünülen kişilerin de olması başta bu davanın bir aydınlanmaya yol açabileceği izlenimini uyandırdı bende. Bu beklentiyle, güvenlik kurumlarındaki karanlık alakayı aydınlatmak için bu davanın derinleştirilmesi çağrısında bulunan bir bildiriye imza attım. O zamanlar Gülen örgütünün Emniyet bünyesinde örgütlendiğini biliyordum ama yargıda etkili olduğunu düşünmüyordum. İlerleyen süreçte tamamen iktidara ya da Gülen cemaatine muhalif olarak görülen gazeteciler ve sivil toplum kuruluşlarına yönelik soruşturma ve tutuklamaların yaygınlaşması bakış açımı değiştirmeme neden oldu. Arama yapıldığını duyunca eşimle birlikte Türkan Saylan’ın evinin önüne koştuk. Ardından avukat arkadaşım Haluk İnanıcı ile birlikte Express dergisinin Haziran 2009 sayısında yayınlanan “Ergenekon ve Hukukun Kriterleri” başlıklı yazımızı yazdık. Bu davadaki ciddi hukuksuzluklara dikkat çekmeye çalıştık. Bu deneyim ve bir bilim insanı olarak çok güvendiğim Çetin Doğan Bey’in damadı Dani Rodrik’ten öğrendiklerim sayesinde Balyoz vakasını başından beri inandırıcı bulmadım. Manipülasyonlar konusunda tanıdıklarımı ve gazetecileri uyarmaya çalıştım. Davanın sonuçlanmasının ertesi günü kararı eleştiren ve davanın yeniden görülmesi gerektiğini vurgulayan bir yazı yazdım. Radikal gazetesinde yayınlandı. Yargıdaki FETÖ yapılanmasına dair çok aydınlatıcı uyarılarda bulunan Hakim Orhan Gazi Ertekin’in adını bu vesileyle anmak istiyorum.
Osman Kavala’nın ‘Sizi cumhurbaşkanı yapmayacağız’ sloganının bedelini ödediği söyleniyor. Slogan atan Demirtaş da cezaevinde. Bu sloganı sen mi buldun?
O dönemde HDP’nin seçim kampanyasına rastgele bir katkı yapmadım. Bu sloganın telif hakkının Sırrı Süreyya Önder’e ait olduğunu düşünüyorum. Bana isnat edilmesinin sebebi, başkanlık sisteminin ilk ortaya atıldığı günden bu yana demokrasimiz için israf olacağını defalarca dile getirmiş olmamdır. O dönemde HDP heyetleri İmralı’ya giderken Meclis’te yeni anayasanın hazırlanması için heyet çalışmaları yapılıyor, sivil toplum kuruluşlarının görüşleri alınıyordu. Özgürlükçü Anayasa adı altında anayasa çalışmalarına katkı sağlamaya çalışıyorduk. Bu emekleri karşılıksız bırakan başkanlık sistemi önerisinin, toplumsal mutabakatla anayasa yapma perspektifini ortadan kaldıracağını ve bunun ülkemiz demokrasisi için büyük bir kayıp olacağını savunduk. Bu adımın siyasi partiler nezdinde yaratacağı ayrışmanın, PKK’nın tasfiyesiyle başlayan analiz sürecini olumsuz etkileyeceği yönündeki görüşlerimizi hem kamuoyu hem de HDP’de diyaloğumuz olan siyasetçiler ile paylaştık. silahlı hareketlerden İmralı’da yapılan konuşmalar bu zikirde benim adıma yer verilerek İmralı tutanaklarında yayınlandı. Analiz süreci büyük kayıplarla sonuçlanınca iktidar yanlısı köşe yazarları Demirtaş’ı başkanlık sistemine karşı çıkarak bu sonuca neden olmakla suçladı; bunda benim ve arkadaşlarımın da sorumluluğu olduğunu savundular. “Seni lider yapmayacağız” sloganını benim icat ettiğim iddiası, düşmanın kanununu bana karşı uygulamaya davet işlevi gördü.
Çok şey söylediğinizi biliyorum ama 2000. günde bir kez daha soralım. İktidar sürekli senin adını Soros’un adıyla yan yana anıyor. Kavala’nın Soros ile bağlantısını bir kez daha anlatmak ister misiniz?
Açık Toplum Vakfı kurulmadan önce irtibat bürosu danışma kurulunda, ardından Vakfın yönetim kurulunda görev yaptım. George Soros ülkemizi ziyaret ettiğinde diğer üyelerle birlikte onunla yapılan toplantılara ben de katıldım. Soros ile Vakıf adına iletişim halinde olmak ve geldiğinde yetkililerle yaptığı toplantılarda ona eşlik etmek Yönetim Kurulu Başkanı’nın göreviydi. Benim böyle bir pozisyonum olmadığı için Soros ile diğer yönetim kurulu üyelerinden farklı özel bir ilişkim olmadı.
Can Paker’in Soros’la sizden çok daha yakın bir ilişkisi vardı. Fethullah Gülen ile de her zaman yakındı. Onun vefatına kadar Saray’da olduğunu ve aynı zamanda sizin de cezaevinde olduğunuzu nasıl açıklıyorsunuz?
Bu da gösteriyor ki Soros’un bana yönelttiği Sorosizm suçlaması tamamen propaganda amaçlıydı. Nitekim Gezi olaylarını bir ayaklanma olarak planlayıp finanse ettiği öne sürülen Soros’un adı iddianamede sanıklar arasında yer almıyor. FETÖ üyeliğiyle suçlanan KOM dairesi yetkililerinin hazırladığı bu kurgunun Gezi protestoları sırasında Cumhurbaşkanı tarafından ciddiye alınmadığı da açıktır. Nitekim böyle bir şeyden şüphelenilseydi MİT devreye girer ve Cumhurbaşkanı’nı uyarırdı. Bu, Seyahat protestoları sırasında veya hemen sonrasında kamuoyuna açıklandı. Seyahat protestolarının ardından Soros’un Erdoğan’ın danışmanlarıyla düzenli görüşmeler yaptığını biliyoruz. Ancak 15 Temmuz’dan sonra durum değişti. Yeni bir bulgu ortaya çıktığı için değil, hükümeti devirmek isteyen dış güçlerin söylemi resmi görüş haline geldiği için. Soros’un adının kullanılması, bu yönde herhangi bir kanıt bulunmadığı halde halk ayaklanmalarını desteklediğine dair yaygın bir kanı nedeniyle uygun görülmüştür. Böylece Gülenciler yargıda ve emniyette tasfiye edildikten sonra hazırladıkları delile dayanmayan mantıksız kurgunun kullanılmasına karar verildi.
Can Atalay muhtemelen TİP milletvekili olarak çıkacak. Gezi’yi destekleyen pek çok kişi CHP’nin Tayfun Kahraman’ı aday göstermesini bekliyordu ama olmadı. Neden bir partiden aday olmayı düşünmediniz?
Bu adamlar benden daha genç ve burada oynadığımız futbol maçlarında gözlemlediğim gibi benden çok daha fazla güce ve çalışma azmine sahipler. Güçlü geçmişleri, amaçları ve savundukları unsurlarla Meclis çalışmalarına değer katabilecek niteliktedirler. Önceden beri sivil toplum alanında çalışmayı seçtim, ayrıldığımda daha önce yaptığım şeyi devam ettirmek istiyorum. (KAYNAK)